20 Nisan 2012 Cuma

Muhabbet ?

'Sanat'ta ve 'sanat muhiti'nde yüksek sanat ve düşünce talimleri yerine, her nedense geçer akçe olan dedi-kodu, bir nevi, isabetsizliktir aynı zamanda.Çünkü dedikodu zamanı isabetsizleştirir. "Biliyormusunuz? Bergson aslında şunu da söylüyor ki.. diye başlayan, Şeyh  Galip'le, Brecht'le (cevherleri de kalbimize yolluk yapıp) bugün de doyduk, birbirimizden neler öğrendik ne de güzel cilaladık zihnimizi" ile biten bir sanat sohbetini uzun zamandır duymadım desem yeridir. Herşeyden önce yapıcı-pozitif, umut dolu, kampçı cümle yaftaları elde hazır olmayan, öfke fışkırmayan, harislik kokmayan, kimse ile ilgili değil, kendi kendisini ameliyattan kalkmış gelmiş, yani tam da sanatçı duyarlılığına yakışır bir sanatçı ile de yine uzun zamandır tanışamadım malesef. Sanat denilen o koca mefhumun belirsiz sınırları içinde, şımarık acuzelerin birbirlerinin sanatını (özelini) faş etmek dışında başkaca işleri de olmalı ! Çünkü dedikodu zamanı isabetsizleştirir. Araplar'ın dediği gibi 'zaman keskin bir kılıç gibidir' ve sen onu kesmezsen o seni keser atar ! Üzülerek takipteyim ve nefes aldığım her alanda; Ama siyaseten, ama 'sanat adına', ama Yaratıcı'nın dedikosundan başka birşey yapılmıyor çoğu vakit. Müteessir oluyorum zira, kıymetli vakitlerde laf olsun diye konuşulacak başka şeyler olmalı. İnsan gibi iradi bir varlığın zamana-kendisine de ekolojik davranmak zorunluluğu var.Gevezelik etmek, ne bileyim hoşsohbet biri olmak, onu bunu çekiştirip gömmek değil benim bildiğim. İnsanın evvela kendiyle bir derdi olmalı, demeli ki şu an yaptığım şeyi bir başkası da benim için yapıyor mudur?-güzelleme/iyilik/dedikodu-Yahut bana iştirak eden esprileriyle çanak tutan bu kişi benim ardımdan da pekala konuşabilir ! Eee peki sonuç? Ne öğrendin! Dahası, madalyonun parlak tarafı, ne öğrettin ? ! Ne katkın oldu şimdi hayata, başkalarının hayatının izinsizce röntgenini çekip bir de o filmi tırnaklarınla bereleyip fazladan lekeler oluştururken? Muvakkat çözümlerle kotarılmış işlere-durumlara da sanat, bu kimselere de alışık olduğumuz toptancı yaklaşımla sanatçı deniyor sonra. Peki ya sanat bu 'muhabbet' lerin neresinde? Hadi içi çoktan terkedilmiş sevme kökünden gelen muhabbet değil de, sohbet? teaiti? münazara ? hasbıhal? paylaşım? Hani sanatçı alnında ışığı ilk hissedendi ya, alınlar mı karardı da ışığı göremez oldu? Yoksa payeler pazarında bolluk mu var?